Ahmet, hayatı boyunca dürüstlük ve çalışkanlıkla yaşayan bir adamdı. Genç yaşta babasını kaybetmiş ve ailesine destek olmak için eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmıştı. Annesiyle birlikte İstanbul’un kenar mahallelerinden birinde yaşam savaşı veriyorlardı. Ahmet, sabahları bir fırında çalışıyor, akşamları ise küçük bir kafede bulaşık yıkıyordu. Hayali, bir gün kendi küçük fırınını açmak ve annesini bu zor hayattan kurtarmaktı.

Yıllar geçtikçe Ahmet, işinde daha da ustalaştı. Eline biraz para geçince mahalledeki eski bir dükkânı kiraladı ve küçük bir fırın açtı. İnsanlar onun yaptığı ekmek ve simitleri severek alıyorlardı. İşleri büyüdükçe hayalleri de büyüyordu. Ancak, bir gün hayatı alt üst eden bir telefon aldı.

Annesi, yıllardır farkında olmadığı bir hastalıkla mücadele ediyordu: Kanser. Doktorlar, hastalığın ileri evrede olduğunu ve tedavinin pahalı olduğunu söyledi. Ahmet, ne kadar zorlansa da annesini kurtarmak için elinden geleni yapmaya karar verdi. Fırını gece gündüz açık tutuyor, daha fazla müşteri kazanmak için promosyonlar yapıyordu. Yine de kazandığı para, tedavi masraflarını karşılamaya yetmiyordu.

Bir gün mahalleye yeni taşınan bir iş adamı, Ahmet’in mücadelesini duydu ve ona büyük bir yardım teklifi sundu. Ancak bu yardımın bir bedeli vardı: Ahmet, çok sevdiği fırınını ve tüm emeğini bu adama satmak zorundaydı. Annesinin hayatı için başka bir çaresi olmadığını düşünen Ahmet, teklifi kabul etti. Fırınını satıp parayı tedavi için kullandı.

Ahmet’in fedakârlığı sayesinde annesi bir süre daha yaşayabildi. Ancak, hastalık yeniden ilerlemeye başladığında doktorlar artık yapılacak bir şey olmadığını söylediler. Ahmet, annesini kaybettiğinde kendini boşlukta buldu. Hayatı boyunca her şeyini annesi için yapan Ahmet, artık fırını da annesi de olmadan hayatta kalmaya çalışıyordu.

Zamanla mahalledeki insanlar Ahmet’in durumunu öğrenip ona yardım etmeye başladılar. Fırınını sattığı iş adamı bile pişman olmuş, Ahmet’e dükkânını geri vermeyi teklif etmişti. Ancak Ahmet, dükkâna her baktığında annesini hatırladığı için orayı geri almayı reddetti.

Bugün, Ahmet küçük bir çay bahçesinde çalışıyor ve mahallenin çocuklarına hikâyeler anlatıyor. Hayatı boyunca kaybettiklerini her hatırladığında, annesine olan sevgisinin ve fedakârlığının her şeyden değerli olduğunu kendine hatırlatıyor. Her ne kadar üzücü olsa da Ahmet’in hikâyesi, sevginin insanları ne kadar güçlü ve fedakâr yapabileceğinin bir kanıtı olarak mahallede dilden dile anlatılıyor.

Yorumlar

Henüz yorum yok.

Yorum Yap